Kenan Fani Doğan

Kenan Fani Doğan

21 Mayıs 2013

Karadeniz'in kuzeyi ve doğusuyla iskit/kürt ilgisi..


Kafkas halklarının tarihine dair yazılan araştırma yazılarında sıklıkla Svan ismi geçiyor ( http://www.serbesti.net/?id=3030 ). Kürtler arasında şu an yaşayan bir Sivon aşireti var. Ayrıca Svedi aşireti var. Bu ikincinin tarihi ta Belh şehrine ve Barmakilere kadar uzanır. Belh coğrafyası aynı zamanda Azzi devletinin kurulduğu coğrafyadır.

Bu durumda Azzi'ler farklı tarihi dönemlerde ve birbirinden oldukça uzakta üç devlet kurmuş oluyorlar.

1- Hitit tarihinde bahsi edilen Azzi-Hayaşa ülkesi/devleti.

2- Afganistan coğrafyasında kurulan Az devleti.

3- Az(ak) denizi ve aynı isimle anılan kaleye ismini veren Karadeniz'in kuzeydoğusundaki Az devleti.

Esas ismi Az olan bu devlet daha sonraki dönemlerde yöre halkının yer/yurt anlamına gelen "ak" takısıyla birlikte Azak şeklinde isimlendirilmiş ve anılmıştır.

Bugünkü Osset'ler Az topluluklarının bakiyesidir/torunudur.

Az topluluğu Keti yada Neşa'lılardan çok Zikti (Sigit, İskit, Zekertu, İşguza) topluluklarına yakındır. Bugün konuştukları dil daha çok Pala diline yakındır.

Misalen, ben Solax aşiretine daha yakınım, eşimse Svedi'dir. Bu iki aşiret aynı coğrafyada yanyana yaşar.

Az devletiyle sınırdaş ve kardeş olan olan Solakhi topluluğundan geldikleri son derece açık ve kesin. Zaten Az ve Solax aşiretleri de aynı ilin sınırları içinde yer alıyorlar. Benim memleketim olan Çolig/Cebaxçor'un daha eski, Bizans kaynaklarında geçen ismi Azdianênê'dir.

Hititçe'de Siwat sözcüğü "gün" anlamına geliyor. (Sedat Alp, Hitit Çağında Anadolu, s. 18)

Sol sözcüğü, eski Germanca'da olduğu gibi İskandinav dillerinde "güneş" anlamına geliyor. İskandinavyalıların bu coğrafyaya kendi dillerinde Scania dediklerini anımsamakta yarar var. Hitit döneminde Nevşehir ve mücavir yörelerin genel ismi de tamı tamına Scania'dır.

Abhaz sözcüğü de Az topluluğuyla ilgili gözüküyor. Karadeniz kuzeyi iskitlerinin Artemis'e "Apia" dediklerini anımsayacak olursak geçmiş dönem dinleriyle ilgili bir isimlendirme karşısında olduğumuza hükmetmek gerekecektir.

Yine Solakhi ve Sivon söcükleri de güneş ve ışık tapımıyla ilgilidir.

Batı dillerinde maya ve misafir anlamına gelen sözcükler "az" kök sözcüğü yada bu sözcüğün farklı versiyonlarından türetilmiştir. Kürtçede Miraz deniyor, mir güneştir, az ise güneşin özü/dölü/fonksiyonu olarak çevrilebilir.

Dikkat edilirse yukarda linkini verdiğim "GÜRCÜLER’İN KÜRTLER’LE AKRABALIĞI VE GÜRCÜ-SVAN HALKLARININ KÖKENLERİ" başlıklı yazıya atıfta bulunuyorum.

Yine yazıda geçen Aşua topluluğu bugünkü Elazığ yöresinde yer alan Işşuwa (Issuwa) topluluğu/devleti ile aynıdır. bazı kaynaklar bu devleti Aşşuwa diye verirler. Daha sonra aynı devletin yerinde Şupani/Sophanene devleti yer almaktadır. Hitit kaynaklarında bahsi geçen Kastel Ziata şehri bu devlete aittir. Kastel Ziata'nın ismi zaman içerisinde değişerek Anzethênê olmuştur. Süryani kaynaklarında Till Enzit diye geçiyor. Azzi-Asuwa-Issuwa ismine dair yazım farklılıkları hitit çivi yazısında vokallerin olmamasından ileri geliyor. Vokaller araştırmacılar tarafından benzer sözcüklerle kıyas yapılarak tefsir edilmiş ve bu şekilde yazıya geçmiştir. Farklılık bu tefsir edişin sonucudur. Bu konuda önemli bir dayanağımız daha var, Hitit kaynaklarının bahsini ettiği Azzi toplulukları Assuwa yada Issuwa da denen coğrafyaya lokalize ediliyorlar.

Atıfta bulunulan yazının başında yer alan MESXETA ismi çok açık şekilde Massagetleri işaret ediyor. Üç büyük İskit boyundan biridir. Yine LEÇXUMİ ismi Kuzeybatı İran'da Talişlerle yanyana yaşayan Lek topluluklarını çağrıştırıyor. Kürdistan'da sırf benim vilayetimde iki tane Lek adlı köy vardır.

Bahse konu topluluk ve aşiretler Ukraynalıların olduğu kadar Gürcülerin ve Abhazların terkibinde de vardır. Bu topluluklar hint avruplı dil konuşurlar. Gürcü dili ise bildiğiniz gibi Kafkaziktir (Jafetik). Gürcülerle kürtleri değil ama Hurrileri (Khurri) ilişkilendirmek daha doğru olur. Ermeni ve Gürcü halkının terkibinde dominant unsur Khurri'dir. Ermeniler daha çok Urartu koluyla ilgilidirler. Kürtleri Gürcülerden indirmek kürtlere mahsus bir araştırma yetersizliğinin ve bunun yol açtığı toptancılığın sonucudur. Kürtlerin terkibinde Gürcü olduğu gibi Gürcülerin terkibinde de Kürt ve Keti unsurları yer almaktadır. Temelde ise iki farklı kökten gelen topluluklardır.

Notlarımı Ardeşen ile sonlandırayım. Benim köyüm olan Ginc eski bir kürt mireliğinin merkezidir. Bugün Ardüşen diye anılan bir nahiyeye bağlıdır. Ardüşen, ismin Osmanlıca yazımda tahrif edilmiş şeklidir. Biz yöre yerleşikleri ise Arçên diye telaffuz ediyoruz. Artzuni ismiyle ilgilidir. Murat nehrinin eski adı olan Arsanias ismi ile aynıdır. Zaten Murat vadisine bakan bir yükseltiye kurulmuştur. Ar-şan güneş soylu demektir, Hititçe soylu ve güneş anlamlarına gelen Arta ve Şa sözcüklerinin yumuşatılmış halidir. Artvin ve Arteşen isimlerini bu şekilde anlamlandırmak doğru olur kanaatindeyim. Tabii Zigana sıradağlarına verilen ismin "Zig ülkesi" anlamına geldiğini hatırda tutarak.

***

Kürtlerin terkibinde bulunan hint avrupalı topluluklar çok geniş bir coğrafyada varlık gösterdiler. Ancak bu topluluklar yayıldıkları coğrafyalarda diğer topluluklarla çok az karıştılar. Buna örnek olarak fındıklı çikolatayı veririm, sonuçta ikisi birlikte çikolata ambalajındadır ama çikolatayı kırdığınızda içindeki fındık karışmamış olarak durur. Başkırtlarda Barzan aşireti var, Macarlarda yine Kürt aşireti var. Bu aşiretlerin varlığı kürtleri bu halklarla akraba yapmıyor ama kürt aşiretlerinin bir çok kolunun yayıldığı coğrafyayı ve ilişkilendiği halkları gösteriyor. Zagroslardan inen topluluklar bugün bile salt isimlerini muhafaza etmekle kalmıyor, hapsedildikleri devletlerin her birinde etnik ayrımcılığa maruz bırakılmanın sonucu olarak hak ve özgürlük talebi yükseltiyorlar.

Mesud Barzani'nin Hırvatistan ziyaretinde Hırvat cumhurbaşkanının "Hırvatlar kürt kökenlidir" demesi kürt ve hırvat basınında yer almıştı. Ben buna çok daha önceleri dikkat çekmiş; Slav, sloven, "kr" konsonantları ve bu isimlendirmelerin yer aldığı coğrafyalarda muhakkak "Zag" şehir yada etnik isimlendirmesinin bulunduğu, bu "Zag" isimledirmesine her yerde Pali/Palu ve Nis isimlendirmelerinin eşlik ettiği, bu kadarının tesadüfle açıklanamayacağı şeklinde araştırma yazıları yazmıştım. Yazdıklarım o zaman istihza ile karşılanmıştı.

Tabii yukardaki yazıyı yazarken eklemem gerekirdi. Kırım coğrafyasında Azak denizine yakın yörelerde tarihi Palu ve Melitia şehirleri var.

Kırım kuzeyinde Budin ve Barzan aşiretlerinin yaşadığı bilgisi Herodot'ta bile var.

Kürtleri, halkımızın celladı ve tehcircisi olan Darius'un kitabelerinden takip etmeye çalıştığımızda bunların hiçbirini göremeyiz. Varsa yoksa Med ve Zerdüşt vardır. Oysa bu kitabelere kazınmış bilgilerde sürülen Zekertuların "Ahuramazda'ya saygısızlık ettiği" izahatı vardır.

Bir milletin başına gelecek en büyük felaketin o milletin tarihinin başkalarınca yazılması olduğu kürt "tarihçileri" tarafından da sıklıkla dile getirilir. Bizimkiler başkalarının yazdığı tarihi kürtçeye tahvil ve tercüme etmekle, bu bilgileri esas alarak kendi isimlerine tarih yazmakla kalmaz, kürt tarihini ısrarla kürt düşmanı cellatların övünmek için kazıttığı kitabelerden indirirler. Bu durum bir millet için felaket kavramının çağrıştırabileceği en büyük tahribattır, en büyük afettir.

Oysa kürtlerin ataları Med devletinden önce de aynı coğrafyada imparatorluk kurdular. Elamları tasfiye ederek Elam şehrinin yerine Susa'yı kuranlar, Saqqiz'i başkent edinenler, daha sonra başkentlerini Hemedan'a (Ekbatan) taşıyanlar kürtlerin atalarıydı. Perslerin çökmesinden sonra yerli toplulukların ilk devleti daha sonra imparatorluğa dönüşerek 440 yıl bölge devi olacak şekilde hükümranlık sürdüren Part devletiydi. Bugün Karadeniz kıyılarındaki aşiretler Hitit'in çökmesinden sonra göç edenlerle Part göç dalgalarının kaynaşmasından kalan bakiyelerdir.

Burada tarihle ilgilenen araştırmacılarımıza bir sitemde bulunmaktan da geri durmayacağım.

Sason şahidimdir, Pali, Melitia ve çifte Nisibis'ler (Nizip ve Nısebin) şahidimdir. Az, Solax, Zikti ve Sivon şahidimdir, Mihran, Karan, Suran, Barzan şahidimdir. Bisutun'dan üç tane alıntı yapmasam da olur. Zaten ben bu durumda olanlara tarihçi demediğim gibi yazdıklarına tarih demeye bin şahit lazım. Benim şahitlerim kadar kanıtlarım da bizim aşiretlerimiz ve bizim şehirlerimizdir. Kendi dalımızla ilgilenmek adına kendi kökümüz üzerine bahis kurmuşuz, farsın ağacına bizim "tarihçiler" yaslansın. Benim ağacımın gölgesi bana yetiyor, sırtım kavı, gönlüm serin.

***

Avrupalılar Hırvatistan'a Kroatia(n), Ukrayna'ya ise Krayn(a) diyorlar. Türkler ve sair ural-altay dilliler ise Hırvatistan diyorlar, Receb'e İrecep demeleri gibi dillerinde Krayn sözcüğü Ukrayn olup çıkıyor. Sözcüklere türkçe bakıp türk gibi algıladığımızda her iki isimlendirmenin ilk hecesinin "kr" konsonantları içerdiği ya dikkatimizi çekmiyor yada anlamlandırma güçlüğüne düşüyoruz.

Bu her iki coğrafyayı dikkatle inceleyiniz, özellikle eski çağa ait yerleşme birimlerinin ve yörede yaşayan aşiretlerin isimlerini edinmeye çalışınız. Bugün Kürdistan'daki hemen birçok şehirle aynı ismi taşıyan şehirlerin bu yörelerde de bulunduğunu ve bugün bilinen bir çok kürt aşiretinin buralarda da yaşadığını göreceksiniz.

***

Zazalar Deylemden geliyormuş?

Deylem sözcüğünün "daylamit" sıfatından evrilerek oluştuğu ve bu ismin kürtlerin ataları arasında bulunan Sigit (grekçe) kavimlerinin Elam'ı ele geçirmesinden sonra yerlerinden sürerek Kaspis denizinin güneybatı köşesinde küçük bir alana temerküz ettikleri Dravidi bir dil konuşan Elam halkının bakiyelerini tanımlamakta kullanıldığını herhalde birileri bunlara söylememiş olacak. Elam halkı Sri Lanka (Seylan) yerlileriyle akrabadır. Elam'ı tümden ele geçirdikten sonra Sri Lanka'yı da ele geçiren hint avrupalı topluluk ise bugünkü Tamil'lerin atalarıdır. Sri Lanka yerlileri ile Tamiller farklı diller konuşan ve ayrı kökene sahip olduklarının bilincinde olan halklardır. Zaten biri diğerine karşı bağımsızlık mücadelesi veriyor.